top of page

batı cephesinde yeni bir şey yok

Birkaç ay önce izleme listeme almıştım “Batı Cephesinde Yeni Bir şey Yok” filmini. Almanca orijinal adı “Im Westen Nichts Neues”. 4 dalda Oscar ödülü almasıyla birlikte (En iyi yabancı film, en iyi görüntü yönetimi, en iyi prodüksiyon tasarımı, en iyi orijinal film müziği) niyetlendim ve izledim. Genellikle 2 saat üstü filmlere odağımı kaçırmış durumdayım, biraz da erteleme nedenim buydu sanırım ama bir solukta izledim. Filmden çok etkilendim.


Film çok sarsıcı ve çarpıcı bir sahneyle başlıyor. Bu sahnenin anlamını, filmin ana karakteri ile bağlantısını anladığınız an çok etkileniyorsunuz. Klasik savaş filmlerinden çok farklı “Batı Cephesinde Yeni Bir şey Yok”. Burçin Acer'in benzer düşüncelerimle filmi anlatışı sonrası Özgür İnceoğulları’nın Menemen podcast’inde duyduğum tarifi çok hoşuma gitti. Eğer sınıflandırmamız gerekecekse bu film tamamen "savaş karşıtı bir film".


Film, 1. Dünya savaşına katılan ve savaş sırasında birkaç yaralanma da geçiren Erich Maria Remarqoue’in aynı isimle yayınlanan romanının uyarlaması. 1929 yılında yazılan romanın bir yıl sonra filmi de çekilmiş. Kitap ve film oldukça etkili olmuş ve Hitler 1931 yılında kitabın tüm kopyalarını yaktırmış. Hitler’in neden korktuğu ve kitabı yaktığı çok net. Savaşın iğrenç ve anlamsız yüzünün net olarak görülmesi elbette rahatsız edecektir faşizmi. Ve faşizmin gereği olarak, vatandaşlıktan çıkarma, eserleri yakma ve korkutmalar gelmiş.


Film savaşın acımasızlığını çok net anlatıyor. Birkaç 100 metre için yıllarca savaşılan alanı, siperlerin içini, siperlerdeki durumu, savaşın ve ölümün soğukluğunu o kadar hissettiriyor ki film bize, etkileyiciliğinin yanında hayata dair birçok şeyi de sorgulatıyor.


Filmde tüm oyunculuklar çok iyi ama sanırım Felix Kammerer’e ayrı bir saygı duruşu yapmak gerekiyor. Hayran oldum.

Aradan geçen 100 yıldan fazla zamanda, bu kadar büyük ve siper savaşları artık olmasa da, bir kişinin isteği ve keyfi ile devam eden savaşlar, ölümler, acılar, açlıklar, zulümler devam ediyor. Yerin, ırkın, dinin vb gibi sizi diğerlerinden ayırdığını düşündüğünüz hiçbir özelliğin ve niteliğin bir önemi olmadığını anlaşılması gerekiyor. İmkanım olsa bu filmi, en ufak bir olayda, hemen savaşalım, öldürelim çığlıkları atanlara zorla izletmek isterim.


Son olarak filmin aralarda giren çok etkileyici bir müziği var ki oscar’ı da aldı. Filme dikkat kesilmemizi emreden bir siren gibi adeta. Netflix’de yer alan filmi izlemenizi öneririm.


Comments


bottom of page