top of page

26 Mayıs 1993 Guns'n Roses İstanbul Konseri

Çalan şarkılar size bazen geçmişi, anılarınızı hatırlatır. Rasgele sıraladığım mp3’ler bilgisayarımda çalarken o anlardan birini yaşıyorum. Önce Gun’s Roses çaldı- I used to loved her. Daha sonra Soul Asylum-Runaway Train. Bana hatırlattığı ise bir konser.

Sene 1993. Ahmet San’a saygılar. Türkiye’de stadyum konserleri kavramı oluşmuş. İnönü stadı bu göreve sanki dünden hazır. Stadyum konserlerinin ikincisi yapılacak 26 Mayıs 1993 günü, Gun’s Roses konseri. Use Your İllisions turnesi dahilinde olan bir konser, yani Gun’s Roses’ın tam güç meydanlarda olduğu zamanlar. Şuan nerdeyse her hafta sonu yapılan festivaller, konserler düşünüldüğünde o zamanlar için gayet acemiyiz tabi. Sene 1993 yani bendeniz 15 yaşımda oluyorum.


Anneme aylarca konsere gitmek için yalvardığımı hatırlıyorum, 15 yaşında bir erkek evladı olarak izni nasıl kopardığımı, hatta konsere kiminle gittiğimi, yanımda kimin olduğunu hatırlamıyorum. Queen dinleyerek büyüyen biri olarak o yaşımda Brain May’i alt grup olarak izleyeceğim için gerçekten çok heyecanlı olduğumu hatırlıyorum. Diğer bir alt grubunda Soul Asylum olduğu yazıyordu bilette. Grup hakkında hiçbir fikrim yoktu o zamanlar. Zaten çıkmadı sahneye Soul Asylum. Daha sonraları, bir klasik olan Runaway Train şarkılarını dinleyince içimde hala bir uhde olarak kalmıştır, keşke çıksalardı da bilmeden de izleyebilseydik diye.


15 yaşında bir çocuk olarak konser için dışarıda beklerken konseri düzenleyen adamcağıza, yani Ahmet San’a o zaman ki benden büyük sayın rock’çı ağabeylerimin neden "İbne Ahmet San" diye bağırdıklarını hiç çözemedim. Sanki evde ne güzel oturuyorduk, getirme böyle pislikleri de zamanımızı buralarda harcamayalım mı demek istiyorlardı, anlayamadım hiçbir zaman.


Gerçekten böyle organizasyonlara yabancı bir topluluk olarak ordayken, itiş kakış küfürler içinde o konser alanına girebilmeyi başarı olarak görüyorum. Ama içerisi bambaşkaydı. Girdiğimde ilk düşündüğümün futbol ile alakalı olduğunu hatırlıyorum. Tribündeki herkesin tek tek yüzlerini görebiliyordum. Buda maçlarda futbolcuların kedileri için iyi niyetlerini ileten taraftarları direk görebilmeleri demekti. Ben daha farklı düşünüyordum ve nedense o yaş da bu çok garibime gitmişti.


Konser alanında ise her şey çok farklıydı. Herkes sanki arkadaşım gibiydi. Konserin başlamasını yerde oturarak beklediğimi hatırlıyorum. Beklerken hoparlörlerden sürekli AC//DC çaldığını hatırlıyorum. "She’s got the Jack" şarkısı bana hep bu anı hatırlatır.


Brain May sahneye kafasında fes ile çıkmıştı. Sevmemiştim bunu ama en öndeydim. Onu birkaç metre uzaktan görüyordum, gitar çalışını izliyordum. Bu çok şey demekti, tarif edilemezdi, ki birazdan aynı yerden Slash’in gitar çalışını izleyecektim.


Brain May sonrası 2 saatlik gecikme ve protesto ile geçti. Axl’ın çığlığı ise tüm protestoları silmişti. Konser anından pek bir şey hatırlamıyorum aslında. Axl’ın o gece çok asabi olduğunu hatırlıyorum, bu çok yazılıp çizildi zaten. Konseri iki kere maytap atılması sebebiyle kestiğini hatırlıyorum. Başka hiçbir şey hatırlamıyorum. Ama tam bir ay sonra ayı statta aynı yerden Metallica'yı izleyince anladım ki konseri hatırlayamam Guns'n Roses ve en başta Axl'ın isteksiz tutumuydu.


25 Ağustos 2007

Comments


bottom of page