Fotoğraflar

Hepimiz kabul ederiz ki zamanı durdurmak bir güçtür. Bu gücü ise çekilmiş her fotoğraf karesi elinde tutar. Fotoğraf size, anılarınızı, unuttuğunuzu, hatırlamak istemediğinizi, mutluluğunuzu, kızgınlığınızı, nefretinizi, pişmanlığınızı, özleminizi, kaybettiklerinizi, sinirinizi, kazandıklarınızı… gösterir. Hayata dair her duyguyu dondurur.

Bir de aklımızın çektiği fotoğraflar vardır ki, gerçek fotoğraf karesinden bir farkı yoktur belki de daha etkilidir. Görmek hissetmeyi pekiştirir, hissi gerçek kılar. Görmek an’ı dondurur. Donmuş bir an’a ise ateş gerekir.

Geçen hafta gördüğüm iki fotoğraf için bu yazıyı yazmak istedim. Biri çocukluğuma ait sizin de gördüğünüz bu fotoğraf, diğeri ise hissettiğimi görmenin etkisiyle hayat boyu unutamayacağım fotoğraf.

Aklıma nedense bir film geldi. Bok gibi bir film nasıl muhteşem başlar yarışması yapılsa kesinlikle ilk 5’e girer Millon Dollar Hotel. Bilen bilir, U2’nun muhteşem şarkısıyla başlayan film (bkz: aşağıda) ana karakterin dünyanın bildiğim en saçma işini yaptıktan sonra “life is perfect” “life is best” demesiyle devam ediyordu. Farkında olmak saçmalık yapmaya engel değil. Bence asıl güç sakin olmakta ve önceden düşünülmemiş ani kararlar almamakta. Ne olursa olsun take deep breath… life is going on…

Fotoğraf müthiş bu arada, muhtemelen 90’ların başı. Kuşadası’nda dedemlerin yazlıkta dedemin botu ile çekilmiş. Zamanı keşke geri alabilsek…