top of page

Üniversitelerde kültür, sanat ve sporun önemi

Güncelleme tarihi: 17 Oca 2024

İnsanlığın bilgi dağarcığı inanılmaz bir hızla değişiyor, çeşitleniyor ve gelişiyor. Hem de her gün. Bugün öğrendiğimiz bilginin yarın geçerli kalacağını kim söyleyebilir? Bilgi üretiminin merkezinde olan üniversiteler, genç ve dinamik yapılarıyla hızlı değişime ayak uydurabilen, bilgiyi üreten kurumlar olarak daha da önem kazanıyor. Bilgi üretimi, kültür üretimini de destekliyor ve ondan besleniyor. Böylece üniversiteler gerçekleştirdikleri etkinliklerle kurum kültürünü de oluşturuyor ve kurumsallaşıyor, geleneklerini görünürlüğünün etkili bir aracı haline getirebiliyor.


Günümüzde akademik ve bilimsel çalışmalarıyla öne çıkan üniversitelerin kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda da etkin olduğunu görüyoruz. Bu doğrultuda, sanat, kültür ve sporun kampusların, yaşam kalitesinin doğal parçası olması önemli. Dünyada isimleri öne çıkmış üniversitelerin, bilme ve öğretme yanında, sosyal alanlarda da güçlü oldukları görülüyor. İmkânları ve kaynakları, öğrencilerinin ders dışı tüm aktivitelerini destekliyor, bu aktivitelere göre programlanıyor. Bu destek aslında öğrencilerden gelen talepler doğrultusunda gösterdikleri bir refleks iken, üniversitelerarası rekabette de önemli. Bu rekabet bölgesel, ulusal ve hatta dünya çapında bir ekonomik pazara uzanıyor. Çünkü sanatsal ve sportif faaliyetler, sadece üniversite öğrenci ve çalışanları için değil, veli, kampus dışı kurum ve kuruluşlar yanında sivil toplum oluşumları için de sosyal ve kültürel bir ürün. Dünyanın önde gelen üniversiteleri bu etkinlikleri birer tanıtım aracı olarak da görüyor. Performansı daha yüksek sanatçı ya da sporcuları bünyelerine katmak ve kazanabilmek için yarışıyor. Bunun için burs harcamalarını bir masraf değil, kalite yatırımı olarak değerlendiriyor. Ayrıca spor; saha ve müsabaka alanlarındaki birey ve takımlar aracılığıyla temsil edilen “üniversite ölçeğinde bir takım ruhunu” oluşturmak için en verimli araç.


Kampuslardaki sanat ve spor etkinlikleri çekim gücü yaratıyor

ree

Oxford ve Cambridge üniversitelerinin 150 yılı aşkındır aralarında yaptığı kürek yarışları, sadece iki köklü üniversitenin spor müsabakası değil, tüm dünyada milyonlarca insanın televizyondan ve on binlerce kişinin de canlı izlediği; tarihi ve geçmiş hikâyeleri olan bir toplumsal karşılaşma. Sadece 20 dakika süren yarış için takımlar 10 ay çalışıyor, hazırlık süreçleri haberleştiriliyor ve kamuoyu kampanyaları hazırlanıyor, televizyon yayınları, sponsorluk gelirleri, takım ve üniversitelerin kültürel ürün satışları gibi spor endüstrisinin yayıldığı her alanda faaliyet ve satışlar yapılıyor. Sanat alanında, Avrupa ve Amerika’da üniversitelerin kurdukları senfoni orkestraları tüm yıl tamamen dolu salonlarda dinleti ve gösterilerini icra ediyor. Sadece yüzde 10’u müzik bölümü öğrencilerinden oluşan, geri kalanı hukuk, mühendislik ve ekonomi vb. bölüm öğrencilerinin oluşturduğu Yale Üniversitesi Senfoni Orkestrası (YalGale) iki yılda bir dünya turuna bu nedenle davet ediliyor. Üniversiteleri kampus dışında en iyi anlatan araç, kalite göstergesi de olan kültürleri. O kültürün dayandığı tarih ve bunlara dayalı hikâyelerin ürettiği kurumsal mitolojilerin paylaşım alanı genişledikçe, üniversitelerin çekim gücü artıyor. Kamuoyu araştırmaları öğrenci ve veli için çekim gücü açısından algılanan ilk etkinin sanatın yaşattığı mutluluk ile spor başarılarının verdiği gurur ve kıvanç olduğunu belgeliyor. Bu başarılarıyla tanınan üniversiteler bilim insanı kadrolarını, bilim ve öğretim başarılarını, öğrencilerinin başarılı sonuçlarını daha kolay anlatabiliyor. Akademik alanların dışında da kültürel etkinlikler gerçekleştiriyorlar. Kampus ve binaların içinde heykellerin, tabloların varlığı, sosyal alanlarda yer alan müzik yayınları, konserler, söyleşiler, sergiler, öğrenci topluluklarının/ kulüplerinin gerçekleştirdikleri faaliyetler, festivaller, spor turnuvaları üniversite yaşamlarının olmazsa olmazları.


Öğrenci tercihlerinde, sunulan sosyal olanaklar da etkili

ree

Artık öğrenciler tercihlerini sadece üniversitelerin akademik güçlerini değil, kampus imkânları, kültürel, sanatsal ve sportif olanaklarını da dikkate alarak yapıyor. Üniversite spor takımlarının bir parçası olmaları, ilgi duydukları alanda öğrenci topluluğunun aktifliği ya da girişimci öğrencileri desteklemesi tercihlerini belirleyebiliyor. Bu doğrultuda, çoğu üniversite kültürel, sanatsal ve sportif etkinliklere önemli kaynak ayırıyor. Fakat ülkemizde bunu her üniversite için söylemek zor. Bunun farkında olmayan ya da kaynak ayırmayan üniversitelerin hedefledikleri kaliteye ulaşmaları imkânsız. Ders dışı zamanlarda öğrencilerin kişisel gelişimlerini sağlayacak öğrenci toplulukları/ kulüpleri, spor takımları, sanatsal ve sportif etkinlikler aynı zamanda mezuniyetleri sonrasında kariyerleri için önemli tecrübe yerleri. Bu sebeple, üniversiteler bu talepleri karşılamalı, eğitim politikalarını hazırlarken, ders dışı etkinlikleri nasıl programlayacaklarını da tasarlamalı. Öğrencilerin buralarda gerçekleştirdiği etkinlikler üniversitelerin toplum üzerindeki aynası konumuna da gelebiliyor.


Comentários


bottom of page