top of page

Kırmızı Et Sağlığımız için Tehlikeli mi?

KIRMIZI ET KANSER YAPAR MI?


Dünya Sağlık Örgütü'nün kanser ajansı olan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), kırmızı et ve işlenmiş et tüketiminin kanserojenliğini değerlendirmek için 2015 yılı Ekim ayında Fransa'nın Lyon kentindeki Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı'nda bir araya geldi. 10 ülkeden 22 bilim insanının katıldığı ve 800’ün üzerinde vakanın incelendiği çalışmalardan çıkan en çarpıcı sonucu hemen yazayım. Belki de başka söze gerek olmayan 2 madde.

  • İşlenmiş kırımızı et tüketiminin kanser yaptığı konusunda yeterli kanıt bulunması ve özellikle bağırsak ve mide kanseri için önemli etken olması sebebiyle kanser risk gruplamasında Grup 1’de yer almaktadır.

  • Kırmızı et tüketimi yapılan araştırma ve kanıtlar ile kanser riski muhtemel olan grup 2’de de yer almaktadır. Özellikle pankreas, prostat kanseri ve bağırsak kanseri için kırımızı et tüketen bireyler için kanıt olabilecek olguları belirtmişlerdir.

ree

Bu tabloya göre işlenmiş kırmızı et için aslında bazı kanser türleri için "sigara" ile aynı sınıfta diyebiliriz.

ree

Yüksek miktarda kırmızı et ve işlenmiş et yemek sağlık risklerini arttırmaktadır. Fazla kırımızı et ve işlenmiş et tüketenlerde kanser, diyabet ve kalp hastalıklarına bağlı erken ölüm oranlarında açık bir bağlantı olduğu görülmektedir. Daha düşük et tüketenlerde kanıtlar bu oranın daha düşük olduğunu gösteriyor.

Kırmızı Et Yemene Gerek Yok

Kırmızı et yiyerek elde etmeyi amaçladığımız kas büyümesini desteklemeye yardımcı olan yüksek miktarda proteine ​​ve kırmızı kan hücreleri yapmak için "Aynı miktarları ve hatta bazı durumlarda daha da fazlasını kümes hayvanlarından, balıklardan, yumurtalardan ve yemişlerden ve ayrıca bitki bazlı bir diyet uygulayarak alabilirsiniz." (1)


Dünya Sağlık Örgütü WHO'nun raporuna göre, kansere bağlı ölümlerin üçte biri beş temel davranış ve beslenme alışkanlığıyla ilgili: (2)

  • Yüksek vücut kitle indeksi,

  • Meyve ve sebze alımının düşük olması,

  • Fiziksel aktivitelerde bulunmamak,

  • Sigara kullanımı

  • Alkol tüketimi

Benim tüm bu verilerden yola çıkarak gördüğüm en önemli konu, kırmızı et ve/veya işlenmiş et tüketerek kanser olma ihtimalimizi artırırken, et yerine yiyeceğimiz meyve sebze alımını da azalttığımız için kanser olma ihtimalimizi iyice arttırıyoruz. Bir başka bakış açısıyla, yukarıda yer alan maddelerden yola çıkarak bir insan,

  • Düşük oranda et yiyerek ya da yemeyerek,

  • Yeterli meyve ve sebze ile beslenerek,

  • Fiziksel aktivite yani spor yaparak,

  • Sigara kullanmaz ve alkol tüketmezse

son derece sağlıklı bir hayat yaşayacak ve kanser, kalp rahatsızlığı ve diyabet olmadan yaşamını sürdürecek.


Peki durum bu kadar net iken bu durumu nasıl görmezden geliyoruz?


Dünya Sağlık Örgütünün tüm dünyanın kabul ettiği güvenilir bir kurum olduğunu düşünüyorum. Internet sitelerinde herkesin görebileceği gibi, kırmızı et ve/veya işlenmiş et tüketenlerin birinci ve ikinci derecede kanser riski yaratabileceği araştırma kanıtlarında yer alırken, tüm dünyada ve tabi ki ülkemizde bununla ilgili kararların alınması gerekir diye düşünüyorum. Sağlık Bakanlığımızın internet sitesine girip baktım. Temel Besin grupları arasında ET başlığı altında yazılanları inceledim. Birinci maddede “etler iyi kalite protein kaynağıdır” ve koyu harflerle vurgulanarak Günlük 2-3 köfte kadar et-tavuk-balık-hindi tüketilmelidir” yazarken birkaç madde sonra et ile ateş arasındaki uzaklık eti yakmayacak şekilde olmalı, aksi halde kanser yapıcı madde oluşur, yine aynı doğrultuda, etler yüksek sıcaklıkta ve uzun süre pişirilmemelidir”. diye yazıyordu.


Etin kendisinin kanser yapabilme ihtimali olduğunu öğrendikten sonra bir de pişirme tarzımızın da riski iyice arttırdığını gördüm. Özellikle ülke geleneklerimizi düşündüğümüzde, yüksek ısıda uzun süre de yapılan et yemekleri ve mangal kültürümüzün ne kadar tehlikeli olduğu çok net.


Türkiye'de insanlar neden ölüyor?


Ülkemizde gerçekleşen ölümlerin ilk 2 sırasında dolaşım sistemi sorunları (başta kalp rahatsızlıkları) ve iyi-kütü huylu tümörlerden oluşuyor. (3)

ree
ree

Bu verilere baktığımda gördüğüm tek bir gerçek var. O da tüm bu ölüm faktörlerinin gerçek nedeninin beslenme alışkanlıkları olduğu. Damar tıkanıklığı, obezite, yüksek tansiyon, diyabet ve kanser. Tüm bunların sebebi ne yediğimizle ilgili.


Harvard Tıp Merkezi Halk Sağlığı Fakültesinin yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre, her gün 100 gram kırmızı et yemek diyabet riskini % 19 oranında arttırıyor. Araştırma, daha önemli bir noktanın altını çiziyor ve çok ciddi bir uyarıda bulunuyor: Günde 50 gram sucuk, sosis veya pastırma yediğinizde şeker hastalığına yakalanma riskiniz % 50’yi geçebiliyor. Aynı araştırmanın sonuçlarına göre kırmızı et yerine yağı azaltılmış süt ürünleri, ceviz, tam tahıllar ve posadan zengin besinler yerseniz, yani sebzeyi meyveyi arttırırsanız diyabet riskiniz net bir biçimde azalıyor. Mesela günde 100 gram kırmızı et tüketen biri aynı miktarda protein temini için ceviz yerse diyabet riskini % 17, tam tahıl gevreği yediğinde % 23 azaltıyor. (4)


Açıkçası, sucuk, sosis, salam, pastırma gibi yiyecekler başta olmak üzere kırmızı et kültürümüzün önemli bir parçası. Bu da yukarıda yazdığım bazı nedenlerle sağlığımızı olumsuz yönde etkiliyor.


Sanayileşmiş büyükbaş hayvan endüstrisinin parasal gücünün insanlardan birçok bilgiyi ellerinden geldiğince saklattığını düşünüyorum. Sadece biraz araştırma yaptığınızda, sağlığımız ve çevremiz için et sanayinin ne kadar tehlikeli olduğunu görüyorsunuz.


Bu yazı da sadece kanser başta olmak üzere sağlık riskinden alıntılarla bahsettim. Bunun yanı sıra,

  • çevreye verilen zarar, (yeni hayvancılık alanları açmak için kesilen ormanlar-özellikle yağmur ormanları)

  • su kaynaklarının hayvanlar için aşırı kullanımı, (1 hamburger için 2400 Litre su- Yanlış Yazmadım)

  • ilaç sanayi baskısı (ilaç firmalarının ürettiği antibiyotik ve ilaçların sayısı insanlar için ürettiklerinden çok daha fazla)

  • Yem sanayi baskısı (yeni yem alanları açmak için harcanan su ve kesilen ormanlar)

  • Hayvan dışkılarının yarattığı çevre zararları, hastalıkları

  • Global çevre ve sağlık örgütlerinin sponsor kaynaklarının kesilme korkusuyla büyükbaş ve kümse hayvancılığı ile eylemde bulunmamaları

gibi konulara ayrıca başka yazılarımda değineceğim.


Hipokrat'ın dediği gibi "Gıdanız ilacınız olsun, ilacınızda gıdanız olsun"...


Comments


bottom of page